10 Ağustos 2013 Cumartesi

Türk Yobazlık Anatomisi




  Öncelikle "yobaz" denilince Türk halkının kafasında yer etmiş, uzun sakallı, cübbeli ve sarıklı, yaşlı ve kıllı bir adam imajı var. Önce ondan bir kurtulalım. O kafadaki elemanların bir kesimi yobaz tabii, ama benim anlatmak istediğim bu tarz birşey değil.


Çünkü bahsetmek istediğim tarzda ki insanlar, toplumun her tabakasında ortaya çıkabilmekte. Almış oldukları eğitim seviyesi, toplum düzeyi, çevresel faktörler çok da önemli değil.

Bu cenah ki ; elde tespih, sakal cübbe, yüzünüze her an "haaarrrrkk ttüühh!" diye tükürme ihtimali olan dedelerden, biz dededen chp liyizci teyzelere, ramazanda sigara içti diye adam bıçaklayan ülkücülerden,  şemame şemame liliili kafasındaki kürtçülere, tesettürlü öğrencileri derse alınca ülke rejiminin şeriata dönüşeceğini zanneden "baban kim bilmezdin şerefsiz!" ci profesörden, erdoğanın götünün kılıyım kafasındaki bireylere kadar büyük bir kesimi kapsıyor.

Yobazlık gerçekten de anlam veremediğim bir olay. Bir izahı yok. Açıklaması yok. Neden ve nasıl oluşur  hiçbir bilgi yok.

Tek bilinen kişinin belli bir görüşü, yılmak bilmeyen bir makine gibi ardı ardına savunması ve dile getirmesidir.
Yani bu kişinin görüşünü önüne ne kadar kanıt, belge, döküman yığarsanız yığın asla ve asla değiştiremiyorsunuz.  Bir kilit gibi. Açılması imkansız olan.

 İmkansız kelimesini kullanmayı gerçekten de sevmiyorum. Bana göre imkansız diye birşey yoktu. Ta ki yobazlık üzerine düşüncelere dalana kadar.

   Bundan bi süre önce bu kişilerin çevresel ve toplumsal etkenlerden ötürü yanlış eğitildiğini ve gerekli çaba sunulursa eğer düzelebileceğini savunurdum. Fakat gerçekten de bu "yobazlık" mevzusunda doğa üstü birşey var. Bir kere insan doğasına aykırı. İkincisi evren yasalarına aykırı. Bulup bulabileceğiniz bütün kanunlara aykırı bir durum.

 Yani bakın ortada bir insan var. İki iki daha beştir diyor. Anlatıyorsun. Mantığını izah ediyorsun, anlamıyor. Sonra önüne iki tane elma koyuyorsun. "Say" diyorsun , "iki" diye cevap veriyor. Sonra iki elma daha koyuyorsun. "Say" diyorsun, "dört" diyor. "Demek ki iki iki daha dört edermiş değil mi?" diyorsun. Aldığınız cevap "Hayır beş eder" oluyor.

 Ben işin içinden çıkamadım abi. Evren yasaları, kuantum fiziği üzerine kafa yorduğum, kendimce teoriler geliştirdiğim oldu.  Yaratılış, tanrı, din gibi metafiziksel olguları ölçüp biçtiğim oldu.  Fakat bu yobazlık mevzusuna gerçekten de akıl sır erdiremiyorum. Kafam basmıyor.

 Hayır bunun çevreyle ilgisi yok. Eğitimle de ilgisi yok. Zekayla hiç ilgisi yok. Bu insan üzerinde ki bir çeşit "bug" gibi. Tedavisi mümkün olmayan, doğa üstü bir barikat. Bir lanet.


Kur'an da kalp mühürlenmesi diye bir mevzu var. Bilen bilir. Allah gaflete düşmüş bazı kullarının kalplerini mühürlediğini ve onların artık gözlerinin görmediğini, kulaklarının duymadığını açıkça belirtmiştir.

 Gerçekten de böyle olmuyor mu? Gözünün önüne kanıtları seriyorsun adam görmüyor! Gerçekleri anlatıyorsun duymuyor!

Özetle kur'an yobazlığı şu şekilde tanımlıyor.


1- Gerçekleri ne görerek ne de duyarak ne de hissederek kavrayamama..

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır. Bakara-7

2- Apaçık delilleri kabul etmeme.

İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böylemühürler. araf 101


3- Bilgisiz, Gafil  ve Cahil Olmak.

Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler. Rum-59.

İşte onlar, Allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir. Nahl 108


4-  Elde delil olmadan birşeyi savunmak + kibirli ve zorba olmak.


Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böylemühürler. Mümin 35

5- Son olarak bu sendromu Allah'tan başka kimsenin çözmeyeceği durumu.

De ki: "Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah'tan başka onu size (geri) getirecek ilah kimmiş?" Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar? Enam-46




Hiç yobaz olmadım. Gerçekten. Kendimi bildim bileli kafamın bir kısmında sorgulamaya yer vardı. En azından birkaç yıl yobaz olsaydım söz konusu durumu kendi üzerimde analiz edebilir ve bir çözüme ulaşabilirdim belki. Hoş, eğer yobaz olsaydım o durumdan kurtulabilir miydim? burası da ayrı bir düşündürücü. Özetle benim yobazlık hakkında tek tatmin edici bilgiye ulaştığım yer kur'an ı kerim oldu. Yani bütün bunlar Allah'ın "bundan bi cacık olmaz dediği" kullarına verdiği bir lanet.

İnsanoğluna yaratıcı tarafından bahşedilmiş olan, onu bütün canlılardan üstün kılan yetiyi;  "irade ve akıl"ı uzun bir süre kullanmayan kişilerden, bu lütufu tekrar geri almak. Mantıklı aslında, kullanmıyorsan ziyan etme kardeşim....


 Belki ilerleyen zamanlarda bilim bunun bir çaresini bulabilir. Fakat en az önümüzdeki bin yıl için bu durum imkansız gibi gözüküyor. Zira insanoğlu yobazlığın sebebini , en azından mental bir hastalık olup olmadığını bile bulabilmiş değildir. Tek bildiğimiz cehaletin yobazlığın katalizörü olduğu gerçeğidir.


 Elbette binbir çeşit yobazlık olmasına karşın ben, ülkemizdeki yobazları dini ve siyasal bazda inceleyeceğim. Çünkü yobazlık toplumsal bir sorundur. Din ve siyaset ise, toplumu oluşturan en önemli faktörlerdendir. Ayrıca bireyin yobazlığının fışkırdığı en belirgin anlar, o kişiyle din ve siyaset konuştuğunuz anlardır.


Görüldüğü üzere kişinin yobazlığının ortaya çıkış sebebi, o kişiyle din mi yoksa siyaset mi üzerine konuşmaya başladığınıza göre değişmektedir.




1- Gözlemlerime göre, "siyasi yobazlar" diye ayırdığımız grup ile çok rahat bir biçimde din üzerine konuşabilirsiniz. Fakat dini yobazlar aynı yobazlığı siyaset konuşurken de göstermekten çekinmezler. Çünkü onlar için, siyaset dinin bir parçasıdır...

2-  Her iki yobaz türünün de belli bir inanışı, ideolojiyi, siyasi figürü veya dini inanışın tamamiyle tüm kusurlardan arınmış olabileceğine kesin gözle bakmakla birlikte sorgulanamaz olacağına inanmalarıdır. İslam sorgulanamaz, Recep Tayyip ERDOĞAN sorgulanamaz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK sorgulanamaz, komünizm sorgulanamaz vs.

3- İki yobaz çeşidi de bir konu üzerinde ondan üstün bilgi dağarcığına sahip olduğunuzu anladığı anda sizi önce kendi seviyesine çeker, sonra da sizi o seviyede yok eder.

4- Beslendikleri kaynaklar aynı olduğundan agümanları da aynıdır.

5- Yobazlar bir kişiyle tartışmaya oturduklarında beklentileri: sahip oldukları bilgilerin tazelenmesi ya da geliştirilmesi değil, kendi bildiklerinin tasdik edip onaylanmasıdır. Eğer onların fikirleri üzerine ekleme yapmaya ya da fikirlerini değiştirmeye kalkışırsanız, amansız bir saldırıya geçecektir. Eğer bu saldırılara çetin bir biçimde karşı koyabilirseniz - ki bu çok zor birşeydir- savunmaya geçip tartışmayı derhal sonlandıracaktır.

6- Yobazlar için herhangi bir karşıt görüş, doğru olan herşeyden arınmıştır.

7- Unutmayın ki bir yobaz; kendisine karşıt görüşe sahip biri ile ancak ve ancak tek bir amaç uğruna tartışmaya devam eder. Onu da kendisi gibi düşündürebilmek .

8- Konuşmalarda sizi dinliyormuş gibi yapar, oysa ki sadece kendi konuşma sırasının gelmesini bekliyordur...

9- Bir yobazla iki, üç, beş ve on yıl sonra dahi konuşsanız hala aynı şeyleri savunduğunu görürsünüz. Bunun sebebi kendi düşüncelerinden farklı olan herşeyi redettiklerinden ötürü, bilgi dağarcığının beslenememesinden kaynaklanır.

10- Yobazlara göre tartışmak bir savaştır. Kazanılır ya da kaybedilir.

11-  Her yobaz cahildir, ama her cahil yobaz değildir. Bu ayrım iyi yapılmalı.

12- Son olarak bir yobazla tartıştığınızda, elinizde ne kadar kanıt, belge döküman olursa olsun, haksız taraf siz olursunuz.


Evet bir yobazın semptomları hemen hemen bunlar. Tartışmakta olduğunuz birinde bu tarz semptomların var olduğunu birşekilde hissederseniz, dehal mekanı terketmeniz sizleri dinsiz, putperest, moskovcu, faşist ve vatan haini olarak itham edilmekten kurtaracaktır. Böyle kişilerle irtibatınızı kesin. Aradan beş on yıl dahi geçse o kişilerin düzelmiş olma ihtimali olmadığını bilin.

 Bütün bunlar sizleri , fikirlerinize her karşı olan kişinin yobaz olduğu düşüncesine itmesin. Ülkecek böyle bir hataya düşüyoruz. Hayır!

Bir kişi fikirlerinize karşı olabilir.

Farklı bir görüşü savunuyor olabilir.

Onunla  doğru yoldan nasıl iletişim kuracağınızı bilmiyor olabilirsiniz.

Bu kişi cahil kalmış da olabilir. Fakat bütün bunlar o kişinin yobaz olduğu anlamına gelmez.

Yobazlık bambaşka bir durumdur.

Yobazlığı tanımlamak gerçekten çok zor. Fakat şöyle örneklendirebilirim.Hani bir cd yazarsın, içine müzik falan atarsın. Cd yi cd-rom dan çıkardığın anda artık içine ne birşey yazabilirsin ne de ordan birşey silebilirsin. İşte yobazlık da böyle birşeydir. Değişime kapalı. Oturmuş ve dogmatik.


 Şimdi değişmeyen tek şey değişimdir diye bir söz var. Hele ki söz konusu fikir ve düşünce yapısı olunca burda değişimi inkar edecek değilim. Bir gün  her zaman önünden geçtiğim bir deniz manzarasıyla bile, bütün yaşam felsefem değişebiliyorsa, fikirlerin değişimini nasıl inkar edebilirim?



İşte yobazlara göre fikir değiştirmek, döneklik ve kaypaklıktır. Bu sebepten ötürü yobazların fikirleri değişmez!


Gelelim yobaz ağacını biraz daha dallandırıp budaklandırmaya. Bu yazıda gerçekten yobazlığın derinlerine ineceğiz. Evet efendim siyasi yobazlar da kendi aralarında dallara budaklara ayrılır. Kaba taslak Türkiye de iki çeşit siyasi yobaz çeşiti vardır. Bunlar..



   Görüldüğü gibi Siyasi yobazlar, kemalist yobazlar ve aşırı dinciler olmak üzere ikiye ayrılır. Aslında tabi  bunun ülkücülüğü, kürtçülüğü, türkçülüğü ve komünistliği vs. de yobazlaştıran kesim var yok değil. Lakin ülkede en çok sivrilen ve sesi çıkan yobaz çeşitleri naha bu üstteki iki yobaz çeşitidir. Bunlar her ne kadar birbirine düşman gibi görünseler de birbirlerinden hiçbir farkı yoktur.

Kemalist ve Dinci Yobazların Ortak Özellikleri:

1- İki grubun da kendine has putları olması
2- Ölülerden medet umma.
3- Kendi düşüncesini zorla dayatma.





 KEMALİST YOBAZLIK





 Şimdi Kemalist diyince akla, Mustafa Kemal Atatürk'ün ideolojilerini savunan kişiler gelmesin. Atatürk gerçekten de deha bir adamdır ve bu ülkeye sayısız hizmet etmiş yüce bir kahramandır. Ve böyle bir liderin bizere miras bıraktığı ideolojileri savunmak gayettabii hoş görülebilecek bir davranıştır.



KEMALİST YOBAZLARDAKİ  YAYAYEKOKOCAMBO KIRILMA NOKTASI


 En başından beri bahsettiğim gibi, burda hedef aldığım kişiler yobaz olan Atatürk'çülerden başka birşey değildir. Aydın Atatürk'çüler üzerlerine alınmasınlar lütfen. Ben sizleri biliyorum olum, söyleceklerime siz de hak veriyorsunuz zaten..

 Bu kişilerin Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ideolojilerine ters düşmelerini bir kenara, yapmış oldukları çağdışı hareket ve söylemler, ülkede Atatürk'ü kötü bir birey gibi göstermekte hatta ve hatta onun ideolojilerine ters düşmektedirler.

 En basitinden Laiklik mevzusu!








Bak laiklik diyince bile bi gerildin, şöyle bi ciddileştin anlamsızca. Gereksiz bir antipati var içinde.
 "Kim bilir neler zırvalayacak yine" dedin içinden.
  Bu kelime niçin bu kadar "sivri" ve "tehlikeli" oldu abi?
Niçin laiklik diyince herkes bir diken üstünde oluyor? Neyse biz buna laiklik demeyelim.
 Biz buna yayayekokocambo ilkesi diyelim . Böylesi daha sempatik.


Nedir yayayekokocambo ilkesi?


Yayayekokocambo ilkesi bize derki din devlete, devlet de dine karışmayacak aga. Nokta. Bitti. Bu kadar.


Yani burda yayayekokocambo ilkesine göre, İslam da içki yasak olduğu için, devlete içkiyi yasaklatamazsınız.

Çünkü din devlete karışamaz.


Aynı şekilde yine yayayekokocambo ilkesine göre, tesettürlü hanımlarımız da pekala üniversiteye girebilir.

Çünkü devlet de dine karışamaz...

Temiz. Ne ben onun içmesine karışırım ne de o benim tesettürüme karışır. Mis gibi yasa işte olum.


En basitinden yayayekokocambo herkesin tuttuğu kendine hafız diyor. Burda samimi dindar olan vatandaşlarımızın da aslında yayayekokocambo ilkesinin tesettürle üniversiteye ve kamu kuruluşlarına girilmesini desteklediğini ve bu konuda onları özgür kıldığını bilmesi gerekiyor.

Yani şunu diyeceksin muhafazakar arkadaşım, ben tesettürümle istediğim yere girerim, bu ülkede Mustafa Kemal'in getirmiş olduğu kılık kıyafet özgürlüğü var. Ayrıca yayayekokocambo ilkesine göre de devlet dine karışamaz.

Fakat karşındaki kemalist yobazıysa dediğim gibi yapacak birşey yok arkadaşım. Senin için en iyi durum "he gardeş he" diyip  yoluna devam etmendir. Çünkü o bir yobaz. Değişmez.

 İşte bu sözde kemalist yobazlar yüzünden  Atatürk öyle bir hale geldi ki. Artık samimi dindarların Atatürk hakkında ki görüşleri de kötü yönde değişmeye başladı. Çünkü bunlara yapılan her zulm, her faşistlik Atatürk'ün ismi anılarak yapıldı.

İşte kendine soruyorsun ya, Atatürk gibi bir lider nasıl sevilmez diye? İşte bu sebepten ötürü. Sen bi insana;

 başını aç çünkü Atatürk! ,

 şunu yapma Çünkü Atatürk!,

bunu yap Çünkü Atatürk! dersen. E bu insan tabi nefret eder lan Atatürk'den. Bundan doğal birşey mi var?

Kemalist yobaz
 Model No: 333 BBNKM-BLMZDN


İşte bu tarz yobaz çeşitleri yüzünden hem Atatürk'ün hem de bizlere miras bıraktığı devrimlerin adı lekeleniyor. Sonra da %50 şöyle %50 böyle diye çığırtkanlık yapmayın. Herkesin kendince bir sebebi var. AKP ve politikalarına en sert tavırla muhalif olan bana, şu söylettiklerine de bir bakın.
Yobazın her türlüsü başa bela valla!


            KEMALİST YOBAZLARDAKİ  BABAN KİM BİLMEZDİN ŞEREFSİZ!!!111
                                                            KIRILMA NOKTASI




 Tarihte hiç kimse yoktur ki hata yapmış olmasın. Bu sebepten hiçkimse eleştirilemez değildir. İnsanoğlu hata yapan bir varlıktır ve en büyük dehaların bile hata yaptığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu sebeplerden ötürü bir bireyin, her hangi başka bir bireyi mantıksal yollarla eleştirme hakkı vardır.

 Bu sebeplerden ötürü her ne olursa olsun, bir bireyi eleştirilemez kılmak, o kişinin kusursuz ve mükemmel olduğunu iddia etmek, ahmaklıktan başka birşey değildir.

 Bugün biz biliyoruz ki peygamberler bile hatalar yapmıştır.

Hz. Adem Allah'ın uyarısına rağmen, cennetteki elmayı yemedi mi?

Hz. Musa istemeden de olsa cinayet işlemedi mi?

İnsanız olum biz. Makina değiliz. Elbette hatalarımız olacak. Ve bu hatalardan ders almak yerine üstünü kapatmak, hiç şüphesiz tarihe ve gelecek nesillere ihanetten başka birşey değildir.

 İşte bu sebeplerden ötürü hiç kimse eleştirilemez değildir. Çünkü mükemmellik sadece ve sadece Tanrıya mahsustur. İnsanoğlu yaratılış itibariyle hata yapmaya meyillidir ve hata yapar.
 Buna Gazi Mustafa Kemal'de dahildir.
 Hz. Muhammed'de.

Objektif olalım. Eğer bu kişiler; savunucularının iddia ettiği gibi mükemmelse, mantıklı bir analiz sonrasında mükemmellikleri zaten ortaya çıkacaktır. Mükemmel değillerse de mükemmel değildirler bu kadar basit.

Ben bu yüzden bir kişinin ne Hz. Muhammed'i,  ne de Mustafa Kemal ATATÜRK'ü eleştirmesine asla engel olmam. Çünkü bilirim ki onlar; başarıları hatalarından çok çok fazla olan, mükemmelliyete çok çok yaklaşmış insanlardır. O yüzden içim de rahattır. Onlar eleştirir, ben bilgim yettiğince yanlışlarını düzeltirim.


Gelgelelim kemalist yobazlara. Kemalist yobazların içine düştüğü hata, bütün yobazlarda olduğu gibi belli bir kişiyi yada inanışı kusursuz, doğruluğu tartışılamaz ve evrensel doğru kabul etmeleridir.

 Bu kişi Atatürk'tür.

Kemalist yobazlara göre;

1- Atatürk eleştirilemez.

2- Atatürk'ü eleştiren herkes vatan hainidir.


bunun dışında bir diğer semptomlarsa

1- Atatürk'ün ilke ve inkılaplarını götünden anlamak.

2- Yanlış anlaşılan bu düşünceleri ; sanki bütün bunlar Atatürk'ün düşünceleriymiş gibi diğer insanlara dikte etmek.

3- Bu dikteleri red eden bireyleri gericilik ve çağdışıcılıkla suçlamak.

4- Osmanlı'yı yerin dibine sokmak.

5- 2200 yıllık Türk tarihinin 1923'den itibaren başladığını sanmak. Geçmişi ve tarihimizi reddetmek.


 Burda birazcık da bizim muhafazakar kesimin kullandığı bir tabir var. Hoş bir tabir değil ama doğru.
Atatürk'ü ilahlaştırmak, Atatürk'ü putlaştırmak, Ataputçuluk.  Ya bakın ben her türlü yobazlığa karşıyım kardeşim. Kafasından sorgulama devresini söküp atan adam neye inanırsa inansın maldır sığırdır benim gözümde. Nokta.

  Elbette bütün bunlarda Mustafa Kemal'in bir suçu yoktur. Mustafa Kemal'ki "bir gün söylediklerim bilimle çelişirse, siz bilimi seçin" diyebilecek kadar alçak gönüllü ve kendisinin de her daim sorgulanmasını isteyen bir adamdır.


Benim burda insanlara tavsiye etmek istediğim birşey var.

Ben eğer İslam'ı hacı hocalardan, cüppelilerden, fethullahlardan öğrenseydim %100 ateist olurdum.

Ve ben eğer, Atatürk'ü Kemalistlerden öğrenseydim, %100 Atatürk düşmanı olurdum.

İslamı Kur'an dan.

Atatürk'ü Nutuk'dan öğrenin.


                                                             DİN TABANLI YOBAZLIK



İşte IQ seviyeleri toplamı, Sabri'nin attığı gol sayısından daha az olan dört sevgili bağyan.




   Gelelim sizlere.

 Yine sözlerimin sadece yobaz müslümanları içerdiğini, aydın ve samimi müslümanları hedefin dışında tuttuğumu belirterek lafa gireyim.


 Şimdi, yazının başında belirtmiş olduğum gibi siyasi yobazlarla en azından siyaset dışında sağlıklı bir muhabbet çevirmek mümkündür. Lakin gelgelelim ki dini yobazlar hayatlarının her alanına dini kattıklarından ötürü hemen hemen hiçbir konuda muhabbet edilemez insanlardır.

 Bu insanların okudukları kitapların hemen hemen hepsi dini kitaplardır. Risaleler,İlmihaller,hadis kitapçıkları...
Gelgelelim bir tek kuran'ı okumazlar.
Bunun yerine kuranın arapça telafuzunu dile getirip sevap kazandıklarına inanırlar.

 Namaz kılmak: 100 sevap puanı,

kur'an ın arapça telafuzunu tekrar etmek: 200 sevap puanı.

 Hacca gidersen:  Achievement Unlocked: Holly Kaba!


 Dini yobazların İslam anlayışı budur. Yapmak zorunda olduğunuz bir dizi görevlerden ibaret bir al gülüm ver gülüm inanışı. Ver namazı al cenneti, tut orucu kap huriyi.

 Onlara göre İslam; sadece namaz ve oruçtan ibaret olmayan bir din, aslında bir yaşam biçimi olan, bazen bir komşuya içten bir gülümsemeyle selam vermek, susamış bir köpeğin önüne bir kap su koymak, yolda giderken bir taşı kenara itmek, fidan dikmek falan değildir.

Namaz kılıp oruç mu tutuyorsun? Müslümansın.

İçki mi içtin. Kafirsin.


Ne diyeyim birader. Ateistlerin müslümanlardan daha çok kur'an okuduğu bir ülke burası. Kim ne derse desin? Bu ülkenin müslüman tayfası koyu cahildir.

O sebepten ötürü bu tayfaya aman diyim! Yakınından bile geçmeyin. Neyse gelelim bunların semptomlarına.




1- Herhangi bir hacı, hoca, şeyhe biat etmek.

2- Allah katından gelen kur'an'ı yorumlayan hadisleri yorumlayan said nursi risalelerini yorumlayan fethullah gülen kitaplarını okuyup yorumlamak.

3- Bütün solcuların dinsiz olduğuna kendini inandırmak.

4- Bütün sağcıların müslüman olduğuna kendini inandırmak.

5- İçki içmenin, hırsızlıktan,cinayetten, öss sorularını çalmaktan daha büyük bir günah olduğunu zannetmek

6- Münazaranın tam ortasında "Allah'a inanıyor musun?" tarzı kel alaka bir soru sormak.

7- Bir politikacı müslüman olduğunu haykırıyorsa, bütün hatalarını göz ardı etmek.

8- Bir politikacı camide namaz kılarken poz vermiyorsa, en ufak hatasıyla birlikte yerin dibine sokmak.

9- Osmanlı'yı Atatürk'ün yıktığını zannetmek.

10-Suriye, Filistin ve Çanakkalede İngilizlerle savaşan Atatürk'ün İngiliz olduğunu iddia etmek.
(Gerekçe: Ya istiklal ya ölüm diyen bir adamın Sina-Filistin cephesinde bilerek İngilizlere teslim olduğu inancı)

11- Yunanlıları denize döken Atatürk'ün Yunanlı olduğunu iddia etmek.
( Gerekçe: Sarışın mavi gözlü Türk'mü olur.)

12- Mason localarını kapatan Atatürk'ün Mason olduğunu iddia etmek.
 (Gerekçe: Sağ elini paltosunun arasına sıkıştırması)

13- Diyanet İşlerini kuran Atatürk'ün dinsiz olduğunu iddia etmek.
(Gerekçe: Rakı içmesi, namaz kılarken fotoğraf çektirmemesi)

14- Atatürk'ün Sabetayist/Yahudi olduğunu iddia etmek.
 (Gerekçe, Şemsi Efendi okuluna gitmesi)

15- Osmanlı'nın kusursuz olduğunu zannetmek.

16- Osmanlı'nın mükemmel oduğunu zannetmek.

17- Kuyucu Murat Paşa'nın kuyudan su çektiğini sanmak.

18- Kanuni'nin , Fatih'in oğullarını sevgiye "boğduklarını" zannetmek.







 Bütün bunlar çok klişeleşmiş ve de kalıplaşmış şeyler olduğundan ötürü yazma gereksinimi hissettim. En başından beri belirttiğim gibi yobazlar sadece belirli kaynaklardan beslendiklerinden ötürü argümanları hep aynı olur.


 Bunların dışında yobazlar için bir politikacının entelektüel bilgisi, bildiği yabancı dil sayısı, politik ve diplomatik becerisi pek de önemli değildir. Eğer piyasa da namaz kılan bir adam varsa, yıllardan beri aranan lider odur! Yani görüyorsunuz bugün Atatürk gibi 5000 kitap okumuş bir adam bile, Adnan Menderes gibi bir köy ağasıyla kıyaslanabiliyor.

 Bir adam ister büyük ortadoğu projesinin eş başkanı olsun, ister haçlı birliği natoyla libyaya saldırsın, pkkyla masaya otursun bunlar pek de önemli değildir. Zira adam kötünün iyisidir, ona vermeyeyim de ce-ha-pe ye mi vereyimdir, özetle piyasada başka namaz kılan adam mı vardır.


 Ya toplumun bu kesimi gerçekten leş. Tiksiniyorum bunlardan. En ağır eleştirileri, en zehir zemberek sözleri hak ediyor bunlar. Bunların o çok eleştirdikleri kemalist yobazlardan da hiçbir farkı yoktur. Kemalist tayfa nasıl saçma sapan hareketlerle Atatürk'ün üstüne leke sıçratıyorlarsa, bunlarda aynı şekilde İslam'ın üsüne leke sıçratıyorlar. Kemalistler nasıl Atatürk'e tapıyorsa, bunlar da şeyhlerine, siyasi liderlerine öyle tapıyorlar.


Bir de kemalistlere putperest derler. Bu nedir?





En kötüsü de bütün bu ahmakların sürtüşmeleri toplumu belli konularda taraf seçmeceye zorluyor.


Ya Osmanlı'cısın yada Cumhuriyetçi.

Ya Müslümansın yada Atatürkçü.

Ya Kemalistsin, ya Vatan Haini.



Ya oğlum böyle bir salaklık olabilir mi lan? Bizler 2200 yıldan fazla bir tarihe sahibiz.
Ve şu bilinen bir gerçekki biz Türklerin tarihte yaptığı iki iyi şey var.

1- Devlet yıkmak

2-Devlet kurmak

Yani her devlet kurduğumuzda bir önceki devlete söveceksek halimiz nice olur olum, manyak mısınız siz?


Ben Osmanlı torunu, Atatürk'çü bir müslümanım. Cumhuriyetinde savunucusu bir gencim.
Tarihime de, dinime de, cumhuriyete de sahip çıkmak birinci vazifemdir.

Niçin bu kavramlar birbirinden çok ayrıymış gibi yansıtılıyor anlam veremiyorum doğrusu...

Neyse yobazları bir kenara bırakalım. Onların laflarıyla bir yere varılmaz. Burdan olurda beni okuyorsanız  hem muhafazakar hem de Atatürk'çü aydın gençlere birşey söylemek istiyorum.

Olum çok farklı değilsiniz lan!

Valla bak.

 Sadece biriniz dini değerlerini ön planda tutuyorken, diğeri ise dini görüşünü pek de dışarı yansıtma taraftarı değil.

Tek fark bu.


Hepiniz iyi bir eğitim almak istiyorsunuz mesela.

Okul bittiğinde iyi bir işe yerleşmek, ahlaklı bir biçimde para kazanmak..

Adalet istiyorsunuz mesela, ailenizin binlerce lira harcama yaptığı o sınava girerken..

Eşitlik istiyorsunuz mesela, hiçbir ayrımın olmadığı tertemiz bir ülke.

Güçlü bir ülke istiyorsunuz mesela, size kol kanat geren, zalimin karşısında sizi sarıp sarmalayan..

Saygı istiyorsunuz mesela,  bazen ibadet yaparken bazen de kendi halinde iki kadehi tokuştururken.


Bir merhaba istiyorsunuz mesela, işe giderken komşunuz kadın,erkek,alevi,sünni,sağcı,solcu ne olduğunu önemsemeden, onun da sizin ne olduğunuzu önemsemeden günün ilk ışıklarında sıcak bir merhaba!

Dediğim gibi o kadar da farklı değiliz!



Bu ülkeye ne şeriat gelir, ne de din elden gider hacı!

 Bu topraklarda yerleşmiş bir kültür var. İmparatorluk kültürü.

Ta Osmanlı'dan gelen, müslümanın hristiyanın paskalya bayramını, hristiyanın da müslümanın ramazan bayramını kutladığı eşi benzeri olmayan harika bir kültür bu.

Ve bu kültürü üç beş ahmağın da bozmaya gücü yetmez.


Görüşmek üzere....

12 yorum:

  1. bütün yazılanları noktası noktasına okudum ve anladığımı sanıyorum. Gözlemeklerine yüzde yüz katılıyorum çok doğru analizler yapmışsın bana göre 1 tek Peygamber efendimizinde sorgulanması dışında. cunki onun onun söylediği her göz Allah kelamı idi. bu paylaşım için çok mutlu oldum kendi adıma. sen ve senin gibi düşünenler olduğu müddetçe inşallah güzel bir Türkiye bizi bekliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
      elbette Muhammed de bir insandı ve islam mantık dinidir tezi doğruyla mantığa aykırı bir şey söyledi/yaptı ise o da sorgulanabilir

      Sil
  2. eleştirmek ve eleştirilmeyi kabul etmek herkesin harcı değil bence. Evet haklı olduğunu söylemek ve bu yazılarının devamının gesmesini isterim. ilk arkadaşın dediği gibide bu eleştirilere peygamber efendimiz dahil edilemez.
    bu araştırma aktarımlarında devam et doğru yoldasın :) L. ÇAĞLAR

    YanıtlaSil
  3. anlayamadığım tek şey Atatürk bu vatana ve millete nasıl bir şerefsizlik yaptıda eleştirilme gereksinimi duyuluyor? insanlar Atatürkü neden eleştirmek istiyor? hiç kimsenin özel hayatı hiç kimseyi ilgilendirmez! bakıyorum Atatürkü eleştirenler hep belden aşağı ve özel hayatına dil uzatarak eleştiriyorlar neden? neden bu polemik?

    YanıtlaSil
  4. Guzel kardesim rastgele arastirma yaparken cikti blogun karsima bende bastan asagi okudum az cok atlayarak (!) Yazilarin dogru sadece eklemek istedigim sey illumineti dedigimiz illet sadece kendileri hakkinda ogrenmemizi istedikleri seyleri bize aciyorlar yoksa bunlarin tek harfini bile bilemeyiz :) yazilarinin devamini dilerim

    YanıtlaSil
  5. "Ta Osmanlı'dan gelen, müslümanın hristiyanın paskalya bayramını, hristiyanın da müslümanın ramazan bayramını kutladığı eşi benzeri olmayan harika bir kültür bu." Müslüman insanın, daha doğrusu Müslüman diye geçinen insanın Noel'i kutladığını gördük biz. Hem de havai fişeklerde falan. Oysa İslam'da böyle bir şey asla olmadı. Ama Paskalya kutlanmadı. Istersen sokağa çık sor bakalım, hani insanlardan çok iyi anlıyorsun ya Paskalya ne zaman geliyor diye sor kaç kişi bilecek. Hani Noel yaz, olmadı Cadılar Bayramı bile yaz ama bu seni ele vermiş kusura bakma. Hristiyanlar'ın bizim Ramazan Bayramı'nı kutladığını hiç gördün mü? La onların dolusuyla bayramı var zaten ben hiç görmedim birinin kalkıp "bugün Müslümanların bayramı var hadi biz de kutlayak" sen gördün mü? Hayır. -Gerçi bazı şirketler şuan bu bayramı bnize "Şeker Bayramı" diye kakalamaya çalışıyor, her neyse.- Buraya gelen insanın da bir tek senin gibi düşüneninin sırtını sıvazlamışsın anca. Sadece bu, fark ettin mi yorumlardan? "Ateistler Müslümanlardan daha çok Kur'an okuyor" peki bunun gerçek olduğuna herhalde çevrendeki toptan perakende ateistlerden mi karar veriyorsun?  Ateistler Kur'an görse (senin yansıttığın düşünceye birebir benziyor, değil mi?) "Şu göbeğini karşıyan yobazların inandığı kitap bu işte" diye geçiriyor, geçirmiyor mu? Sor bir ateiste, ve sor çünkü sormamışsın, SORGULAMAKTAN BAHSEDERKEN. Bir kitaba inanmıyorsan mı okursun, inanıyorsan mı? Bir insana güveniyorsan mı onu dinlersin, yalancı olduğuna inanıyorsan mı? Düşün biraz çünkü yazını yazarken hiç düşünmemişsin. Sen senin görüşündeki gazeteyi mi daha çok okuyorsun, yoksa karşıt görüşündekini mi? Dediğime dikkat et, ikisini de okumak gerekir aydınlanabilmek için. Ancak bir insan inandığı ve güvendiği, kısacası sevdiği şeyi daha sık okur çünkü doğru söylediğini düşünür. Önyargılarınızdan kurtulun artık. Farklı inanç ve görüşlerden insanlarla arkadaşlık yapmayı bir dene, belki at gözlüklü dediğin ve insan yerine bile zor koyduğun kişi sana belki bir şeyler öğretebilir. Ben çok yaptım. Ateist arkadaşım da oldu, Hristiyan da. Ama ben Müslüman'ım. Dinimi de araştırıyorum. Başkalarına yobaz olmamalarını söylerken biraz da eleştiri yağmurunuzu kendinize yöneltseniz, sizi acıtıyor değil mi? Oysa başkalarının canını acıtması size hiç zahmet vermiyordu. Bazı insanları sorgulamayı resmen beyniniz reddetmiş. Buna mı ne denir? Evet başlıktaki şey olur kendisi, yobazlık. Atatürk'e sorgulanamaz değildir demişsin, ama Kemalizm'in aşılanmasını eleştirmişsin. Çok değerli bir liderdir, fikirlerinin uygulanması gerekir demişsin ama Kemalizm'in aşılanmasını eleştirmişsin. Kemalizm'i aşılama şeyi de bu şekilde değil mi ki? "Atatürk Fikirleri". Bize ilkokulda aşılanan şeyler bunlardı. Bir devlet adamının tabii fikirleri olacaktır kendine özgü, ama bu çok ilkeleştirildi, yaşam felsefesi haline getirildi. Sonradan öğrendim ki, araştırarak yine, Kemalizm fikrini ortaya atan kişi bir Yahudi. Araştır ve sorgula, dediğim gibi kendi sınırlarını bile aşabilirsin. Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu İnönü mü çıkardı, yoksa Alman Yahudi'si Ernst Bey mi? Yoruma biri yazmış neden Atatürk sorgulanıyor diye. Din bile, ilah bile sorgulanıyorsa,  bir İNSANOĞLU da sorgulanabilmeli pekala. Yoksa hayır mı? Hiçbir şeyi boşuna söylemedim. Atatürk'e karşıtlığım da yok, olsa ne yazar ki. Birine körü körüne karşıt olmak da yobazlıktır. Bunu da belirtmek isterim. Yazdığın ifadelerden haklı cümleler de olmuş. Kardeşlikle ilgili olanlar. Ama hepsi bu. "Bu ülkenin Müslüman tayfası koyu cahildir". Bundan söz etmek istemiyorum, gördüğüm en büyük çelişkiydi. Sanırım zayıf noktanı bayağı belli etmişsin. Aşırı genellemecisin. 'Kafama göre'. Evet öyle. Bir dahaki sefere üç defa düşün, bir değil iki değil üç. Çünkü ikisi kendi hakkında, biri "diğerleri" hakkında olmalı bence. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdığın yorumda çok iyi tespitler var, özellikle "Bu ülkenin Müslüman tayfası koyu cahildir" kısmında bi' duraksadım. Ancak diğer taraftan sizinde yazdıklarınız çok "ön yargısız" durmuyor. "Bir kitaba inanmıyorsan mı okursun, inanıyorsan mı?" kısmında ise tamamen saçmalamışsın. Dünyada İncil'den sonra en çok basılan kitap Komünist Manifesto'dur, ancak bu kitabın sosyalistlerden çok liberaller tarafından okunduğu bilinen bir gerçektir.

      Sil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. YOBAZDAN KORKİREM
    (Mirza Alekber Sabir)

    Bir zifir karanlıkta düştüm yola
    Vurdum yolumu dağlara
    Can görirem,cin görirem, korkmirem
    Kükremiş aslan görirem, korkmirem
    Bir yobaz insan görirem, korkirem
    Onun bana can alıcı fikirlerinden
    Can alıcı zikirlerinden,
    Korkirem balam, korkirem.

    * https://www.facebook.com/photo.php?fbid=380397462011547&set=a.358645677520059.105622.100001238892042&type=3&theater

    YanıtlaSil
  8. Yazıyı çok iyi bir şekilde kaleme almışsın. Ama Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed ile Gazi Mustafa Kemal'i karşılaştırırken onları fazla yaklaştırmışsın. Sonuçta O en büyük peygamber. Yine de yazın genel anlamıyla güzel olmuş. Devamını beklerim ;)

    YanıtlaSil
  9. PARA VE GÜCÜN BÜYÜK ILLUMINATI TAPINAKINA KATILIN

    Tapınak temsilcisiyle WhatsApp üzerinden iletişime geçebilirsiniz: +16316048088
    Bir iş adamı veya kadın, politikacı, müzisyen, zengin, ünlü, hayatta güçlü olmak, bugün İlluminati kardeşliğine katılmak ve anında zengin olmak istiyor musunuz? Girişimden hemen sonra 5 milyon dolar ve bedava bir ev. Bu dünyada yaşamayı seçtiğiniz herhangi bir yerde ve ayrıca maaş olarak aylık 400.000 ABD Doları alıyorsanız, inanın bana bu hayatta bir kez karşılaşabileceğiniz bir fırsat ve bizimle iletişime geçmeden önce dolandırılmış olsanız bile bu fırsatı iyi değerlendirmenizi tavsiye edeceğim ve yarışacağız...

    İlgileniyorsanız, temsilciyi şimdi +16316048088 numaralı telefondan veya +1 +16316048088 numaralı telefondan arayın. Ortaklarımızla iletişim kurabilmeniz için en az 20 yaşında olmalısınız. Öğrenciyseniz katılmayın....

    YanıtlaSil

Benim de söyleyeceklerim var..