1 Ağustos 2012 Çarşamba

Mustafa Kemal Atatürk ve Hz Muhammedin Ortak Yanları...





ikisininde ilk diğer isimlerinin Mustafa olması dışında bana göre en büyük benzerlik  ikisininde devrimci olmasıdır. üstelik devrim yaptıkları alanlarda birbirlerinden farklı değildir. 

evvela politik açıdan bu iki önderin kurduğu devlet biçimi birbirine çok benzer. 

hz.muhammed ve 4 halife dönemindeki politik yapıya baktığınızda, günümüz politik rejiminden pek farklı olmadığını görürsünüz. zira peygamber efendimizin torununun başını alan muaviye'ye kadar halifeler yönetime hep seçimle gelmiştir. zaten osmanlı dönemindeki uygulanan babadanoğula halifelik sistemini de muaviye önderliğindeki emeviler, belli bir kurul tarafından demokratik olarak halife seçilen hz.ali den kılıç zoruyla almışlar ve yürürlüğe koymuşlardır. 

bu yüzden atatürk aslında halifeliği yıkmamış, esas olan halifeliği tekrar yürürlülüğe sokmuştur. yani demokrasiyle başa gelen liderlik sistemini. 

bunun dışında düşünmüştür ki madem liderler dini kullanarak halkı büyük zarara uğratıyor, o halde yöneticiden dini lider ünvanını arındıralım. zaten elinde kuran-ı ve gidecek camiisi olan bir halkın, dini bir lidere de ihtiyacı yoktur. o yüzden bir liderin dini lider sıfatına da ihtiyacı yoktur. buna rağmen yinede halkın dini ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması için de diyanet başkanlığını kurmuş ve orta yolu bulmuştur. 


diğer bir benzerlik ise bu iki kişinin cahillikle kıyasıya savaşmış olmasıdır. zira yıkılmakta olan osmanlı devleti halkı, tıpkı 600 lü yılların arap halkı gibi cahillikle boğuşmaktadır. 


cumhuriyetin ilk yıllarında %5 olan okur yazar oranı bugün %92 lerdedir. hiç şüphesiz bugün biz bu
 oranı mustafa kemal devrimlerine borçluyuz. 




hz muhammed de kuran-ı kerimin ilk ayeti olan oku! emrini halkına aşılamak için elinden geleni yapmıştır zaten. 

gerek hz muhammed gerek mustafa kemal, ikiside cahillikle savaşmışlardır. buda bir diğer benzer özelliktir. 

diğer benzerlikler ise; ikiside zengin bir ana babadan doğmamıştır, ikiside inançları uğruna açtıkları savaşlarda arka tarafta seyirci olmamış bizzat bulunmuşlardır, ikisi de gazidir, ve en önemlisi ise ikiside diktatör değil devrimcidir. 


devrimcilik ile diktatörlük birbirlerine çok benzer. ikisinde de halka bazı olguları kısa bir süre içinde kabul ettirmek için belli oranda bir baskı uygulanır. 

fakat burada şunun ayrımını yapmak şarttır. devrimciler uzun vadede gerçekleşecek olan halkın yararları için baskı uygularlar, diktatörler ise kendi keselerini doldurmak için. 

gerek hz muhammed gerek mustafa kemal, ikiside isteseydi kolay yoldan zengin olabilirlerdi. hz muhammed, davasından vaz geçmesi karşılığında kendisine nice dünya nimetleri sunan kafirlerle el birliği yapıp servetine servet katabilirdi, mustafa kemal ise ingiliz devleti korumasındaki padişaha arka çıkıp sarayda üst kıdemli bir komutan olarak sefa içinde yaşayabilirdi. 

fakat ikiside kendi halkının çıkarlarını ön planda tutup zamanın sözü geçen adamlarına sırtlarını dönmüşlerdir. 

sırf bu yüzden ikisi hakkında da ölüm emri çıkarılmıştır mesela, 

birisi bu emir ve zulm karşısında; küçücük bir örümceğin ağ kurduğu bir mağaraya sığınıp mekkeden medineye kaçarken, diğeri ise küçücük bir bandırma vapuruna sığınıp istanbuldan samsuna kaçmıştır. 


ve ikiside kaçtıkları bu şehirlerde kendi fikirlerini yaymışlar, destek toplamışlar ve halkın desteklerini almışlardır. sonuç olarak biri arkasına aldığı halkla mekkeye yürümüş, diğeri ise istanbula yürümüştür. 


ve sonuç olarak bu iki devrimci, gerek hıristiyan gerek yahudi gerek müslüman her türlü dine inanan insanın istediği gibi dinini yaşayabildiği bir devlet kurmuşlardır. bu iki devrimcide demokrasiyle gelen liderlik sistemini getirmişlerdir. bu iki devrimci de kadınlara nice haklar tanımışlardır. bu iki devrimci de toplumlarını cehaletten kurtarmaya gayret sarfedip, okumanın önemini vurgulamışlardır. 


bu kadar çok ortak nokta varken, insanların bu iki saygıdeğer insanı birbirlerinden zıt tutmaları ise.. komik, gerçekten çok komik.

4 yorum:

  1. cumhuriyetin ilk yıllarında %5 olan okur yazar oranı bugün %92 lerdedir. hiç şüphesiz bugün biz bu oranı mustafa kemal devrimlerine borçluyuz.

    cumhuriyetin ilk yıllarında okur yazar oranı neden %5'ti kardeşim hiç düşündün mü ? Sen Osmanlı döneminde dediğin gibi 600 yıldır kullanılan ARAPÇA'yı ( tamamen olmasa da Kur'an'ı Kerim'in dilini ) ortadan kaldırır yerine LATİN alfabesini getirirsen canım tabi ki halkın okuma yazma oranı düşer hatta 0 lanır.Şöyle düşün.Biz şu anda LATİN alfabesini kullanıyoruz ve TÜRKÇE konuşuyoruz değil mi kardeşim.Şimdi yarın bir gün tayyip ya da bir başkası farketmez,çıkıp deseki ey ahali ey Türk milleti bugünden itibaren latin alfabesini kaldırıyorum artııık bu ülkede çince (bknz: 汉语 )konuşulacak,kitaplar çince olacak,tabelalar reklamlar gazeteler kanallar herşey çince olacak siz de çince öğreneceksiniz hadi kolay gelsin öptüm canlarım dese...ne yaparsın bi düşün.Senin ( 25 yaşında olduğu varsayıyorum ) 20 yıl boyunca konuştuğun tüm hayatını o dille idame ettiğin dil gitti yerine çince geldi.25 yaşında sana dedilerki artık bu dil yok şu dili öğreneceksin hadi bakalım.Ne yaparsın Allah için bana bi cevap ver mantıklı bi açıklamasını yap bunun.LATİN ALFABESİ ve diğer birçok İNKILAP osmanlı halkını cahilleştirme ve batılılaştırma projesinden başka birşey değildir.Bu kadar şey okumuşsun araştırmışsın,ben de 6 yıldır uğraşıyorum,birçok şey öğrenmişsin farketmişsin vs vs. bunu nasıl bu şekilde yorumladın anlamak çok güç doğrusu.atatürkle Hz.Muhammed'i kıyaslamak ve ikisini de sevmek.2014 yılındayız bırak da %92 okuma oranı olsun bi zahmet.Bunu nasıl atatürke bağlıyosun çok ilginç.Götüne balta çaksa tayyipten bilen at kafaları gibi.İNGİLİZ KORUMASINDAKİ PADİŞAH nedir ya ? :D ahaha lan.600 yıllık devlette 1 tane padişahı alamamış korumasına ingilizler 1 tanesini kendi kontrollerine sokamamışlar gel gör ki SON padişahı sokuyolar ve ülkeyi kurtadan da PADİŞAH kavramını ülkeden siliyor.Acaba hangisi ingiliz kontrolünde yahut korumasında ? Biraz otur düşün bu konu üzerinde merak ediyorum ne sonuca varacaksın.Sen zaten araştırmışsın inciğini cinciğini de biliyosundur sadece kendi kendine mantıklı bi açıklama bulmaya çalış.Hain olan m.kemal mi yoksa vahdettin mi ? Vatanı milleti ile ingilizler arasında kalan m.kemal mi yoksa padişah mı.Bir anda ortaya çıkan uydurma bi kahraman mı yoksa yıllardır ülkesini yöneten ona hizmet eden PADİŞAH mı.Benim sözlerim senin düşüncelerini değiştirmeyecek biliyorum ama sadece kendi kendine düşünüp analiz edip bi sonuç çıkarıp benimle paylaşmanı istiyorum takipte kalıcam.Hadi kolay gelsin Allah'a emanet

    YanıtlaSil
  2. Düzeltme:Osmanlı 600 sene Arapça konuşmadı ki.Onlarda senin benim gibi Türkçe konuşuyorlardı.Harf devrimi başka birşey,dili değiştirmek başka birşey..Bu sorunlar hep Türklerin kendine özgü bir alfabesinin olmayışındandır sanırım.Bu da benim yorumum :)

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Hz Muhammede davasından dönmesi için liderlik teklifi götürülmüş, Atatürke İslam Aleminin Halifesi olması teklif edilmiştir, Şahsi menfaatlerini düşünmemişler. Hz Muhammed de anlatıldığı gibi Okumaya önem vermiş Müşrik esirlerden Müslümanlara okuma yazma öğretenlerİ Özgürlüğüne kavuşturmuştur. İkiside Bulunduğu devirde Din düşmanı olarak lanse edilmiştir. Hz Muhammed toplumunun dinini red ettiği için Kafir ilan edilmiştir. Atatürkte Aynı şekilde. İkiside Savaşma Taktikleri geliştirebiliyorlardı. Bu iki Yetim Büyümüş Mustafayada çok şey borçluyuz. Yazı için Teşekkürler sayın Yetkili.

    YanıtlaSil

Benim de söyleyeceklerim var..